SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 277 >>

باب: الصلاة إذا قدم من سفر.

59. Seferden Dönünce Namaz Kılmak

 

-وقال كعب بن مالك: كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا قدم من سفر، بدأ بالمسجد فصلى فيه.

Ka'b İbn Mâlik şöyle demiştir: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sefer'den döndüğü zaman ilk önce mescid'e gider ve orada namaz kılardı."

 

حدثنا خلاد بن يحيى قال: حدثنا مسعر قال: حدثنا محارب بن دثار، عن جابر بن عبد الله قال: أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو في المسجد، قال مسعر: أراه قال: ضحى، فقال: (صل ركعتين). وكان لي عليه دين، فقضاني وزادني.

 

[-443-] (Hallâd İbn Yahya, Mis'ar ve Muharib İbn Disâr kanalıyla) Câbir İbn Abdillah'tan şöyle nakledilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mescidde olduğu bir sırada onun yanına vardım. (Ravilerden Mis'ar, 'zannımca Muharib, Câbir'in kuşluk vakti geldiğini belirtti' demiştir.) Bana: 'iki rekat namaz kıl' diye emretti. Ondan alacağım vardı. Borcunu ödedi, bir miktar da fazla verdi.

 

Tekrar: 1801, 2097, 2309, 2385. 2494, 2470, 2603, 2604, 2728. 2861, 2967, 3087, 3089, 3090, 3052, 5079, 5080, 5243, 5244, 5245, 5246, 5247, 5367, 6387

 

 

AÇIKLAMA:     (Seferden Dönünce Namaz Kılmak) Bu ifade bir seferden dönünce camide namaz kılmak anlamında kullanılmıştır. İmam Buhârî Ka'b'dan nakledilen riva­yetin akabinde Câbir'den gelen hadisi zikretmek suretiyle Nebi (s.a.v.)'in fiili ile emrini birleştirmiştir. Böylece seferden sonra namaz kılmanın Allah Resûlü'ne özgü özel bir durum olarak anlaşıl­maması gerektiğini ifade etmiştir.

 

(Borcunu ödedi) Söz konusu borç, Câbir'in devesinin 1/8'i idi.

 

Nevevî şöyle demiştir: "Bu hadiste bahsi geçen namaz, seferden döndükten sonra kılınan "kudüm namazı"dır. Camiye giren kimsenin oturmadan önce kıl­ması emredilen tahiyyetu'l-mescid namazı değildir. Ancak bu namaz, tahiyyetü'l-mescid namazının yerine de geçer.

 

Bir sebebe dayalı olarak da olsa, yasaklanan vakitlerde namaz kılmayı ha­ram kabul eden bazı kimseler, hadiste geçen "kuşluk vakti" İfadesini delil olarak kullanmışlardır. Ancak burada onlar için bir delil söz konusu değildir. Çünkü söz konusu olay, herkesin gözü önünde gerçekleşmiştir."

 

باب: إذا دخل المسجد فليركع ركعتين.

60. Mescid'e (Camiye) Girince İki Rekat Namaz Kılmak

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن عامر بن عبد الله بن الزبير، عن عمرو بن سليم الزرقي، عن أبي قتادة السلمي: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (إذا دخل أحدكم المسجد فليركع ركعتين قبل أن يجلس).

 

[-444-] Ebu Katâde es-Selemî'den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: İçinizden biri Mescid'e girdiği zaman oturmadan önce iki rek'at namaz kılsın!.

 

Tekrar: 1164.

 

 

AÇIKLAMA:     (iki rekat) Bu ifade, ittifakla hadisin iki rekattan fazla namaz kılmaya delalet etmediğini gösterir. Söz konusu namazın iki rekattan az olup olmayacağı konu­sunda ise ihtilaf vardır. Doğrusu bu hadise uymaktır. Allah Resûlü'nün bu sünneti iki rekattan az bir namazla gerçekleşmez. Fetva ehli, bu hadisteki emrin, mendup bir hükme delalet ettiği kanaatindedir. İbn Battal, Zâhîri mezhebine mensup kimselerin buradaki emri, farz olarak telakki ettiğini nakletmiştir. İbn Hazm ise, bunun farz olmadığını sarih bir şekilde ifade etmiştir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ön saf’a doğru ilerlemeye çalışan bir adama, "Cemaate eziyet ediyorsun, otur!" demesi, tahiyyetu'l-mescid namazının farz olmadığını gösterir. Çünkü Allah Resulü o adama, bu na­mazı kılmasını emretmemiştir. Tahâvî ve daha başkaları bu rivayeti, tahiyyetü'l-mescid namazının farz olmadığına delil olarak kullanmışlardır. Ayrıca Tahâvî şöyle demiştir: "Hadisteki emir, namaz kılınmasının yasaklandığı vakitler için geçerli değildir." Bana göre, ortada iki tane umum ifade eden nas vardır. Bun­lardan biri, herhangi bir ayrıntıya girmeden camiye giren herkesin namaz kılma­sını emreden hadis, diğeri ise belirli vakitlerde namaz kılmayı yasaklayan nastır. O halde, ikisinden birisinin tahsise uğraması gerekir. Bazıları, yasağı tahsis edip emri umumiliği üzerine bırakmıştır. Şafiler'e göre bu görüş, daha doğrudur. Ba­zıları da bunun tam tersini yapmıştır. Bu da, Hanefilerle Malikiler'in görüşüdür.

 

(oturmadan önce) Bir grup ilim adamı, mescide girdikten sonra iki rek'at namaz kılmadan oturan kimsenin tekrar ayağa kalkıp bu namazı telafi etme şansının olmadığını açık bir dille beyan etmişlerdir. Ancak bu görüş eleştiriye açıktır. Çünkü İbn Hibbân'ın "Sahih"inde naklettiği rivayete göre Ebu Zerr mes­cide girdiği zaman Allah Resulü  ona İki rekat namaz kıldın mı?' diye sormuş. Ebu Zerr 'hayır' diye cevap verince 'Kalk ve iki rekat namaz kıl' buyurmuştur. İbn Hibbân kitabında bu hadise "Tahiyyetü'l-mescid Namazı Oturmakla Geçmez" şeklinde bir başlık koymuştur. "Cuma Bölümü"nde geleceği gibi Süleyk kıssası da bu kabildendir.

 

el-Muhib et-Taberî şöyle demiştir: "Tahiyyetü'l-mescid namazının oturma­dan önceki vakti, faziletli bir vakit, oturduktan sonra ayağa kalkıp da kılındığı vakti ise, bu namazın kılınabileceği caiz olan bir vakittir denebilir. Ya da, otur­madan önce kılınması eda, oturduktan sonra kılınması ise. kazadır. Hatta otur­duktan sonra da dini açıdan bu namazın kılınabilmesi, oturmanın uzun sürme­diği zamanlarda mümkündür denebilir."

 

Faydalı Bir Not: Ebu Katâde'den nakledilen bu hadisin bir vürûd sebebi vardır. Şöyle ki; "Ebu Katâde bir gün mescide girdiğinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ashabının arasında otururken gördü. O da, onların yanına oturdu. Bunun üzerine Allah Resulü Namaz kılmaktan seni ne alıkoydu?' diye sordu. Ebu Katâde, 'Seni ve ashabını otururken gördüm (bu yüzden ben de oturdum) diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: "İçinizden biri camiye girdiği zaman iki rekat namaz kılmadan oturmasın!" Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir. İbn Ebî Şeybe başka bir kanalla Ebu Katâde'den şöyle nakletmiştir."Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Camilere hakkını verin! buyurdu. Orada bulunan ashab,  Camilerin hakkı nedir?' diye sorunca şöyle buyurdu: Oturmadan önce iki rekat namaz kılmaktır."

 

باب: الحدث في المسجد.

61. Camide Abdest Bozmak

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (الملائكة تصلي على أحدكم، ما دام في مصلاه الذي صلى فيه، مالم يحدث فيه، تقول اللهم اغفر له، اللهم ارحمه).

 

[-445-] Ebu Hureyre'den Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "İçinizden biri abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde durduğu sürece melekler onun için bağışlanma diler: Allah'ım onu bağışla! Allah'ım ona merhamet et! derler."

 

 

AÇIKLAMA:     (Camide Abdest Bozmak) el-Mâzirî şöyle demiştir: "İmam Buhârî, abdestsiz kimseleri cünüp kimseler gibi görüp, onların camiye girmesini ve camide oturasını haram kabul edenlere itiraz edildiğine bu başlık ile işaret etmiştir." Bu rivayette bahsi geçen abdestsizlik hali, yellenme vs. gibi durumlarda sözkonusu olur. Ancak bunun diğer hades türlerini de kapsayacağı söylenmiştir, Tabi ki, kötü karşılanacak bir şey yapılmaması gerekir. Nitekim İmam Müslim'in naklettiği şu rivayette geçen "abdestini bozmadığı ve cemaate eziyet vermediği sürece" ifadesi de bunu desteklemektedir.

 

(Melekler onun için bağışlanma diler) Buradaki meleklerden maksat, hafaza veya gezici meleklerdir. Ya da bu lafız, bütün melekleri içine alacak kadar kapsamlıdır.

 

[namaz kıldığı yerde durduğu sürece) Bu ifadeden, söz konusu kişinin bulunduğu yeri terk ettiği zaman, meleklerin bağışlanma dilemesinin de sona ereceği anlaşılır.

 

"Camide Oturup Namazı Beklemek" konusu işlenince, namazı beklemenin ne kadar faziletli bir amel olduğu anlatılacaktır. Kişi camide ister oturduğu yerd­en ayrılmasın isterse yerini değiştirsin, alacağı sevap değişmez. Hadise göre Alah Resulü şöyle buyurmuştur: "Namazı beklediği sürece namaz sevabı almaya devam eder." Buna göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz için hazırlanmış her yer manasına hamledilebilir. Böylece iki hadis arasında herhangi bir çelişkiden söz edilemez.

 

(abdestini bozmadan) Bu ifade, kişi camide kalsa bile, abdestini bozmasının neleklerin bağışlanma dilemesine son vereceği anlamına gelir. Bu hadise göre camide abdest bozmak, daha önceki bölümlerin birinde ifade edilen ve keffâreti olan balgam çıkarmaktan daha çirkin bir davranıştır. Ancak bunun için bir keffâret belirtilmemiştir. Aksine bu işi yapan, meleklerin bağışlama dilemesinden mahrum bırakılmıştır. Malum olduğu üzere meleklerin dualarının kabul olunması umulur. Çünkü Allah Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmuştur: "Ancak Allah'ın hoşnut olduğu kimselere şefaat ederler.[Enbiyâ 28]